I) Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kurulması Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulmasına neden olan olaylardan önce 4.12.1989 tarih ve A/Res. 44/39 sayılı kararıyla insanlığın güvenliğine ve barışa karşı işlenen suçlar kapsamında böyle bir mahkeme konusunun incelenmesini Uluslararası Hukuk Komisyonu'ndan istemiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulması yönünde ilk nihaî tasarı, yaşanan son insanlık dışı olayların etkisi ile, Eski Yugoslavya Ceza Mahkemesi Statüsü'nün Güvenlik Konseyince kabulünden sonraki 1 yıldan az bir süre içinde bitirilmiş ve Uluslararası Hukuk Komisyonu'nun Uluslararası Ceza Mahkemesi tasarısı üye devletlerin bilgisine sunulmuştur. Nihayet, Roma'da 15 Haziran İle 17 Temmuz 1998 tarihleri arasında toplanan Tam Yetkili Temsilcilerden oluşan BM Diplomatik Konferansı’nda tasarı ve değişiklik önerileri tartışılmış, Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü 120 devletin olumlu, 7 devletin olumsuz ve 21 devletin de çekimser oyu ile kabul edilerek 18 Temmuz 1998 tarihinde tüm devletlerin imzasına açılmıştır. Altmışıncı onay belgesinin BM Genel Sekreterliğine tesliminden 60 gün sonra yürürlüğe girmesi öngörülen Statü'nün, 11 Nisan 2002 tarihinde 66 devlet tarafından onaylanmasından sonra, Mahkeme, 11 Temmuz 2002 tarihi itibariyle faaliyetine başlamıştır. II) Roma Statüsü'nün içeriği Uluslararası Ceza Mahkemesi, Eski Yugoslavya topraklarında ve Ruanda'da işlenen uluslararası cürümleri kovuşturmak üzere, BM Güvenlik Konseyi Kararı ile özel olarak kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemelerinden kuruluş, görev ve kuralların düzenlenmesi bakımından ciddi şekilde bir farklılık göstermektedir. Gerçekten, bu mahkeme anılan mahkemelerden farklı olarak uluslararası bir anlaşma ile kurulmakta olup, gerek ilgili yönetmelikleri çıkartmak ve gerekse boşlukları doldurmak konusunda yetkili organı, bu anlaşmaya taraf olan ülkelerden oluşan Üye Devletler Meclisi olmaktadır. Sürekli bir mahkeme olarak olağan bir mahkeme olma özelliğine sahip olacak olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Statüsünü içeren Roma Anlaşması bir dibace ile 13 bölüm içeren 128 maddeden oluşmaktadır. Anlaşmaya göre, kuruluşu bakımından Uluslararası Ceza Mahkemesi sürekli bir mahkeme olup, uluslararası nitelikteki en ağır cürümlerden sanık kişileri kovuşturma görevini üstlenmiş, ulusal mahkemelerin tamamlayıcısı bir mahkeme konumundadır. Mahkeme'nin millî mahkemelerin tamamlayıcısı (complementarity principle) olduğu Statü'nün 1. maddesinde yer almaktadır. Mahkeme'nin merkezi Lahey olarak belirlenmiştir. Ancak hâkimler uygun görürse, Mahkeme başka bir yerde toplanabilir (md.3). Uluslararası Ceza Mahkemesi, görevinin gerektirdiği uluslararası bir hukuki kişiliğe sahip olup, yetkilerini her üye devletin toprağı üzerinde kullanabileceği gibi, bir ayrı anlaşma ile diğer devletlerde de bu yetkiye sahip olabilir (md.4). Mahkeme'nin görev alanı, uluslararası toplumun tamamını ilgilendiren, en ağır cürümler olup, bunlar soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen cürümler, savaş suçları ve barışa karşı işlenen suç olarak da saldırı suçudur (md.5). Ancak saldırı suçunun tanımı Statü'de yapılmamış olup, bu konudaki çalışmalar hâlen devam etmektedir. Statü, esas itibariyle taraf devletlere uygulanmakla birlikte, anlaşmaya taraf olmayan bir devletin bu suçların kovuşturulması bakımından mahkemeyi yetkili kılması, mahkeme kalemine yapacağı bir beyan ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin, BM Şartı’nın 7. bölümü çerçevesinde bir karar alarak, olayı Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığına intikal ettirmesi hâlinde de, Mahkeme özel görevli bir mahkeme gibi davaya bakacaktır. Ancak, Güvenlik Konseyi'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurma imkânı, Sözleşmenin yürürlüğe girme tarihinden itibaren başlayacaktır. III) Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Yapısı Roma'da toplanan diplomatik konferans sonunda 17/7/1998 tarihinde kabul edilen Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü ile kurulması öngörülen mahkeme 18 yargıçtan oluşacaktır (md. 36/1). Mahkemenin yargıç sayısının arttırılması olanağı vardır (md. 36/2). Uluslararası Ceza Mahkemesi, Başkan ve 4 yargıçtan oluşan İstinaf Bölümüne en az 6 yargıçtan oluşan Birinci Derece Bölümüne ve yine en az 6 yargıçtan oluşan Hazırlık Bölümüne sahip olup, Birinci Derece Dairesi her davaya 3 yargıçla ve Hazırlık Dairesi her davaya 3 ya da bir yargıçla bakmak zorundadır (md. 39). Mahkemenin anılan Bölümlerinden başka Savcılığı ve yazmanlığı bulunmaktadır (md. 34). Mahkeme hâkimlerinin ceza hukuku veya uluslararası hukuk alanında özellikle insancıl hukuk ve insan hakları uygulamasında bulunmuş olmaları şartı aranır, (md. 36/3) Hâkimler 9 yıllığına seçilir, ancak seçilenlerin üçte biri üç yıl, ikinci üçte biri altı yıl, son üçte biri de dokuz yıl için seçilir ve süresi biten hâkim tekrar seçilebilir (md. 36/9). Savcılık Örgütü, Uluslararası Ceza Mahkemesi bünyesinde hiç bir makamdan emir ve talimat almayan bağımsız bir organ olup, Üye Devletler Meclisi tarafından üye tam sayısının yarıdan bir fazlasının gizli oyu ile seçilen bir savcı ile bu savcının her boş kadro için belirleyeceği üç aday arasından aynı şekilde Üye Devletler Meclisi tarafından seçilen savcı yardımcılarından oluşur (md. 42/1-4). Savcının soruşturma açması, sadece kendiliğinden değil üye devletlerden birinin istemi üzerine de olabileceği gibi, BM Güvenlik Konseyi'nin BM Şartı'nınn 7. bölümü çerçevesinde bir veya birden çok suçun işlenmesi ihtimalini dikkate alarak soruşturma açılması için konuyu savcıya intikal ettirmesi hâlinde de söz konusu olur (md. 13/b). Uluslararası Ceza Mahkemesi, 18 yaşından küçük olmayan gerçek kişileri yargılar (md. 25). Bu yüzden devlet başkanları dahil, hiç kimse için ve bu arada hiçbir üst düzey görevlisi bakımından yargı bağışıklığı söz konusu olamaz. Nitekim, bir devlet kovuşturma yapma arzu ye isteğini göstermez veya bu konuda sessiz kalırsa, Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan davada Mahkeme'nin Statü'nün 1. maddesine göre, ulusal mahkemelerin tamamlayıcısı bir mahkeme konumunda olduğundan bahisle, devlet olarak sahip olduğu öncelikli yargılama yetkisini ileri süremez (md. 17-a). Buna karşılık, devletin mahkemenin görev alanına giren suçlarda failin fiilini kasten işlemesi hâlinde sorumlu olacağı kabul edilmiş olup, cezaî sorumluluğu kaldıran haller ayrıca belirtilmiştir (md. 31). Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin görevine giren suçların unsurlarının tanımının resmen yapılarak mahkemenin yapacağı yoruma yardımcı olması öngörülmüş olup (md. 9), bu görev Üye Devletler Meclisi tarafından üçte iki çoğunluk kararıyla gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, bu suçlarda zamanaşımının işlememesi kuralı benimsendiği gibi, suçta ve cezada kanunilik prensibi (md. 23) kabul edilerek kıyas yasaklanmış ve Anlaşmada Öngörülen cezalardan başka ceza verilmemesi ilkesi geçerli kılınmıştır. Bunun sonucu olarak, kuralların zaman itibariyle uygulanmasında anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce fiiller mahkemenin görev alanı dışında bırakılırken (md. 11), yargılama sırasında anlaşmada yapılacak değişikliklerde ise, eski ve yeni kuraldan sanığın lehine olan kuralın uygulanması esas alınmıştır. Gıyabî yargılamanın kabul edilmediği bu sistemde, fail yargılamayı sürekli sabote etmesi nedeniyle hakkında alınan karar hariç, duruşmalarda hazır bulunmak zorundadır (md. 63). Yargılamanın sanık haklarına saygılı olması ve tanıklar ile mağduru koruyacak şekilde yürütülmesi gerekir (md. 64). Mahkeme Önündeki yargılamada bir devlet bilgilerin açıklanmasının ulusal güvenliğini tehlikeye düşürme ihtimali bulunması halinde müdahalede bulunma hakkına sahip olup (md. 72/1), devlet, savcı, müdafi ve yetkili dava dairesi, istemi değiştirmek, istenen bilgileri başka bir kaynaktan sağlamak, tamamı yerine Özetini vermek ya da gizliliği korumak veya gizli celse yapmak gibi yöntemlerle bu sorunu çözmek zorundadır (md. 72/5). Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin görevine giren suçlarda, gerek ön soruşturma ve gerekse son soruşturma aşamalarında, devletler mahkeme ile en geniş biçimde işbirliği yapma yükümlülüğünü üstlenmişlerdir (md. 86). Üye devletlerin tüm makamları, mahkeme tarafından istenen bilgilerin gizliliğine riayet etmek zorunda olup (md. 87/3), bu yüzden her devletin tam bir işbirliği sağlamak için ulusal mevzuatında gerekli düzenlemeleri yapması gerekmektedir. (md. 88). Mahkeme hükümetler arası örgütlerden her türlü bilgi ve belgeyi isteyebileceği gibi (md. 87/6), üye olmayan devletleri de işbirliğine davet edebilir (md. 87/5). Mahkememin sunduğu delilleri dikkate alarak savcının istemi uygun bulması halinde bir devletten şüpheliyi yakalayıp kendisine teslim etme kararı alabilir (md. 58). Üye devletler bu karara uymak ve ilgili kişileri teslim etmek zorundadır (md. 89). Böylece Mahkeme Statüsü, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi Statülerinde olduğu gibi, iki devlet arasındaki suçluların iadesinden farklı bir durum olduğunu vurgulamak için iade yerine (extradition), mahkeme ile ilgili olarak açıkça teslim etme (surrender) deyimini kullanmıştır (md. 102). Bu yüzden, istem halinde mahkemeye vatandaş da dahil tüm istenen kişiler teslim edilecektir (md. 89). Mahkeme failin fiili işlediği kanaatine ulaşması halinde, suçun ağırlığı failin kişisel durumu gibi gerekçelerle Yargılama Usul ve Delil Yönetmeliğine göre cezayı belirler (md. 78). verilebilecek cezalar 77. maddede düzenlenmiş olup, bunlar 30 yıla kadar hapis, fiilin özel ağırlığı ile failin kişisel durumunun hakh göstermesi halinde ömür boyu hapis cezalan olup, bu cezalara Yargılama Usul ve Delil Yönetmeliğinde öngörülen ölçütlere göre belirlenecek bir para cezası ile iyi niyetli üçüncü kişilerin haklarına zarar vermemek kaydıyla cürümden doğrudan veya dolaylı olarak sağlanan menfaat, mal ve sermayenin müsaderesi eklenebilir. Buna karşılık, bir yıl önceden bildirmek kaydı ile, bir üye devlet isterse, Mahkeme'nin kendi topraklan veya vatandaşları üzerindeki yargılama yetkisine son verebilir. Ancak, bu karar, açılmış davalara bakılmasına ve Mahkemeye yardım yükümlülüğüne engel teşkil etmeyecektir (md. 26). Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılama usulü Statü'ye taraf bir devletin ya da Güvenlik Konseyi'nin başvurusu ya da Savcının kendiliğinden soruşturma açması ile başlamaktadır (md. 13-15 ve 53). Savcı iddianamesini Hazırlık Dairesine sunmakta ve anılan Dairenin uygun görmesi durumunda, suç failinin tutuklanması ve mahkemeye çıkarılması konusunda karar alması söz konusu olmaktadır (md. 18 ve 58). Daha sonra suç faili ile ilgili ilk duruşma, kendisine isnat edilen suçu bildirmek üzere Hazırlık Dairesince yapılmaktadır (md. 61). Suç failinin yargılanması gereği sonucuna varılırsa sanık Mahkeme Başkanının oluşturacağı bir Birinci Derece Dairesine yargılanmak üzere sevk edilmektedir (md. 61/11). Mahkeme kararını oybirliği ile alma çabası sarf etmekle yükümlü olup, bu olanaklı değilse karar oyçokluğu ile alınmaktadır (md. 74/3). Mahkeme'nin vereceği ceza hapis cezası ile sınırlı olup, bu ceza olağan olarak en fazla 30 yıl ve çok ağır suçlar için müebbet hapis olabilmektedir (md. 77) Kararlara karşı istinaf ve karar gözden geçirme yolları açıktır (md. 81-84). Cezaların çekilmesi bu görevi yüklenmeyi kabul eden devletler arasından Mahkemece seçilen devlette gerçekleştirilmektedir (md. 103). Statü'de askeri komutanın emrindeki astların fiillerinden ve sivil hiyerarşik amirlerin de emrindeki astların fillerinden sorumlu tutulması ilkesi benimsenmiştir (md. 28/2). IV) Mahkeme'nin Yetki Alanı a) Mahkeme'nin Kişi, Konu ve Zaman Bakımından Yetkisi Uluslararası Ceza Mahkemesinin kişiler bakımından (ratione personae) yetkisi gerçek kişileri kapsamaktadır (md. 25/1). Mahkeme yetkisine giren suçlarla ilgili olarak suçu bizzat işleyen, işlenmesini emreden, isteyen ya da özendiren, suçun işlenmesine yardımcı ya da ortak olan ya da herhangi bir biçimde suçun işlenmesine ya da teşebbüsüne katılan, soykırım suçu ile ilgili olarak da bu suça doğrudan ve kamu önünde özendiren kişileri yargılama yetkisine sahiptir (md. 25/3). Ancak, suçun işlendiği sırada 18 yaşını doldurmayan kişiler bakımından yargı yetkisine sahip değildir (md. 26). Buna karşılık, Devlet Başkanı, Hükümet Başkanı ve Hükümet üyesi olmak dahil resmî görevde olmak, Mahkeme'nin yetkisini kaldırmadığı gibi (md. 27), askerî lider ya da üst düzey yöneticilerin emir ya da otoritesi altındaki kişilerin anılan üstlerinin bilgisi dahilinde ya da bilgisi dahilinde olması gereken durumlarda, eğer anılan üst gerekli ve makul engelleyici önlemler almadıysa, bu üstler de kişisel olarak cezaî sorumlu tutulmaktadır (md. 28). Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin suçlar bakımından (ratione materiae) yetkisinin kapsamında, yukarıda daha ayrıntılı olarak belirtildiği gibi, soykırım suçu, insanlığa karşı suç, dar anlamda savaş suçu ve saldırı suçu yer almaktadır (md. 5/1). Ancak, saldırı suçunun, Statü'nün yürürlüğe girmesinden 7 yıl sonra koşullarının ve uygulamaya konulmasının saptanmasına kadar, mahkemece bir işleme bağlı tutulması askıya alınmış bulunmaktadır (md. 2 ve 121-123). Anılan suçlarla ilgili olarak soykırım suçu ve insanlığa karşı suçun barış zamanı ya da savaş zamanı işlenmesinin olanaklı bulunduğunun ve dar anlamdaki savaş suçlarının da uluslararası silâhlı çatışmaları ve uluslararası olmayan silâhlı çatışmaları kapsadığının altını çizmek uygun olacaktır. Statü'nün 12/1. maddesi, Statü'ye taraf olan bir devletin 5. maddede belirtilen suçlarla ilgili olarak Mahkeme'nin yetkisini kabul ettiğini bildirmektedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü yer bakımından (ratione loci) hiçbir hüküm içermemekle tüm evrende işlenecek suçları kapsar görünmektedir. Mahkeme'nin zaman bakımından (ratione temporis) yetkisine gelince, Mahkeme Statüsü yürürlüğe girdikten sonra işlenen suçlar bakımından yetkili olacaktır (md. 11). Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin, Güvenlik Konseyi kararları ile kurulan Eski Yugoslavya ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemelerinin durumundan farklı olarak, devletler bakımından yetkili olabilmesi, ilke olarak, Statü'yü onaylayan devletler için geçerlidir. Mahkeme Statüsü'nün 12. maddesi, devletlerce iki yolla Mahkeme'nin yargı yetkisinin kabul edilebileceğini öngörmektedir: i) Statü'ye taraf olarak (md. 12/1), ii) Statüye taraf olmadan Mahkeme'ye bir bildirim yaparak belirli bir suç için Mahkeme'nin yargı yetkisinin kabul edildiğini açıklayarak (md. 12/2-3), iii) Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yargı yetkisinin kapsamını devletlerin Mahkeme Statüsü ile bağlı olup olmama durumlarına göre değerlendirildiğinde, bir devlet Statü'ye taraf olmadan da aşağıdaki durumlarda siyasal ve yönetsel yetkililerinin, askerlerinin ve öteki yurttaşlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması olanağı vardır: -Güvenlik Konseyi'nin BM Anlaşması'nın VII. Bölümü çerçevesinde hareket ederek bir durumla ilgili suç faillerini Mahkemeye sevk etmesi; -Statü'ye taraf olmayan bir devletin yetkililerinin ve yurttaşlarının Statü'ye taraf bir devlet ülkesinde anılan suçları işlemesi ve bu sonuncu devletin bu durumla ilgili suç faillerini mahkemeye sevk etmesi. Böylece, örneğin, bir devletin ülkesinde geçen ve uluslararası olmayan silâhlı çatışma niteliği de tanımadığı bir durumun, Güvenlik Konseyi'nce uluslararası barışı ve güvenliği bozan ya da tehlikeye düşüren bir durum olarak değerlendirilmesi ve suç faillerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmesi olanaklı görünmektedir. Yine, Statü'ye taraf bir devletin yurttaşlarının Statü'ye taraf olmayan bir devlet ülkesinde katıldığı bir soykırıma ya da silâhlı çatışmalara bağlı olarak yurttaşlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevkini sağlamak suretiyle Statü'ye taraf olmayan bir devletteki kimi olayları uluslararası düzeye taşıması olanağı doğmuş görünmektedir. Uygulamanın ve mahkeme içtihadının tam olarak ne yönde oluşacağım ise, zaman gösterecektir. b) Tamamlayıcılık (Complementarity) İlkesi Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü'nün 1. maddesine göre, Mahkeme, sürekli ve ulusal ceza mahkemelerinin tamamlayıcısı bir mahkeme olarak kurulmuştur. Statü'nün 17/1. maddesi uyarınca, eğer Statü'de öngörülen bir suç yetkili devlette soruşturma ya da kovuşturma konusu olmuşsa, ilgili devletin bunu sürdürme istek ve yeteneği olmaması durumları hariç, Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisizlik kararı vermek zorundadır. Başka bir deyişle, bu durumlarda ulusal mahkemelerin önceliği vardır. Öte yandan, aynı 17/1. madde uyarınca, eğer Uluslararası Ceza Mahkemesi önüne getirilen suçun faili, aynı fiili nedeniyle daha önceden yargılanmışsa ya da fiili yeterince ağır bir suç oluşturmuyorsa, Uluslararası Ceza Mahkemesi yine yetkisizlik kararı verebilecektir. Her haliyle Statü'nün 20. maddesi ne bis in idem ilkesini teyit etmek suretiyle bir kişinin aynı suç nedeniyle iki kez yargılanamayacağını öngörmektedir. Statü, bir mahkeme önünde daha önce yargılanmış bir kişinin Mahkeme önünde yeniden yargılanabilmesinin ancak bu mahkemenin suçları cezaî sorumluluktan kurtarmak için yapılmış olması veya mahkemenin uluslararası hukukun öngördüğü, adil yargılama için gerekli garantilerden yoksun olması, tarafsız ve bağımsız olmaması hallerinde mümkün görmektedir, (md.20/3). Mahkeme'nin yetkisine ya da bir davanın kabul edilebilirliğine, sanık, ulusal yargı yetkisine sahip devlet ya da Mahkeme'nin yetkisini kabul etmiş Statü'ye taraf olmayan bir devlet itiraz edebilecektir (md. 19). Bir konu Güvenlik Konseyi Önünde bulunduğu zaman, eğer Güvenlik Konseyi BM Anlaşması'nın VII. Bölümü çerçevesinde mahkemeden soruşturma ve kovuşturma yapmamasını bir kararı ile isterse mahkeme 12 ay süresince işlemlerini askıya almak zorundadır (md. 16). Güvenlik Konseyi aynı koşullarda kararını yineleyebilmektedir. V) Mahkeme'nin Görev Alanına Giren Suçlar İnsanlığa karşı suçlar, barışa karşı suçlar ve savaş suçlan, hukukî konulan bakımından uluslararası ceza hukuku alanına giren suçlardır. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin görev alanına bu suçlar ayrıntılı bir şekilde dahil edilerek, bu suçları ulusal mahkemelerle görev paylaşımı içinde Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kovuşturması esası benimsenmiştir. Roma Statüsü'nün en önemli özelliği, uluslararası hukukun ağır ihlâlini oluşturan suçları belli bir sistem içerisinde düzenlemesi ve bir sistematiğe tâbi tutmasıdır. Bu çerçevede, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yetki alanın giren suçlar soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçudur. a) Soykırım Suçu Statü'nün 6. maddesinde düzenlenen bu suç, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü'nün 4. maddesinde de yer almaktadır. Burada verilen tanım, Türkiye'nin de taraf olduğu 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi'nden alınmış bulunmaktadır. Ulusal, dini veya etnik grubun üyelerinin öldürülmesi veya grup üyelerine zihinsel veya bedensel ağır cezalar verilmesi, kısmen veya tamamen fizikî yıkıma neden olan zor şartlara bu cemaatlerin kasten tâbi tutulması bu tür gruplar bünyesinde doğumu engelleyecek önlemlere gidilmesi, bir grubun çocuklarının zorla diğer gruplara verilmesi soykırım suçu kapsamına girer. b) İnsanlığa Karşı Suçlar Bu suçlar gerek savaş gerekse barış döneminde silâhlı bir ulusal ya da uluslararası mücadele sırasında işlenebilir. Bu suçların soykırım suçundan ayrı düzenlemesinin nedeni, soykırım cürümleri belli bir gruba, cemaate üye olma ön şartını içermektedir. Bu suçlar, bir saldırı sebebiyle sivil halka karşı yapılan genel bir saldın ya da sistematik saldırılar nedeniyle işlenen suçlar olmaktadır. Bu suçlar; a) Adam öldürme, b) Top yekûn imha etme, c) Esarete mahkûm etme, d) Halkın bir kısmını tehcire ya da nakle zorlama, e) Uluslararası hukukun temel hükümlerini ihlâl ederek hapsetme veya bedensel hürriyeti ağır bir şekilde ortadan kaldırma, f) Irza geçme, cinsel esaret, zorla fuhuş yaptırma, zorla gebe bırakma, zorla kısırlaştırma ya da bunlara benzeyen değişik ağır cinsel suçlar, g) İşkence, h) Siyasî, ırkî, ulusal, etnik, kültürel, dini veya yukarıda belirtilen cinsel nedenlerle bir grup veya diğerlerinden ayrılabilen herhangi bir topluluğa zulüm etme etme, i) Zorla kişileri ortadan kaybetme, j) Ayrımcılık (apartheid), k) Fizikî veya ruhsal bütünlüğe ağır zarar verme ya da büyük ızdırap çektirme şeklindeki insanlığa aykırı diğer davranışlardır. b) Savaş suçları Savaş suçları Statü'nün 8. maddesinde düzenlenmektedir. Savaş suçlarının siyasî bir çerçevede veya plânda ya da yaygın bir şekilde işlenmesi durumunda Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkili olmaktadır. 8. maddede de, uluslararası silâhlı çatışma ile uluslararası olmayan çatışmalar sırasında işlenen suçlar bakımından bir ayrım yapılmaktadır. Uluslararası suçlar içinde savaş suçları çok eskiden beri tanımlanıp kabul edilen suç türleridir. Bunların büyük bir kısmı daha Önce Lahey Düzenlemesi ve Cenevre Anlaşması’nda tanımlanmıştır. Buna karşılık, Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü'nde kabul edilen tanım daha sınırlı bir tanımdır. Savaş suçlarından anlaşılması gerekenler ise 8. maddenin 2. bendinde açıklanmıştır. Buna göre, aa) Bu suçlar, 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nde Öngörülen ağır suçlar olup, Cenevre Sözleşmesi hükümleri ile koruma altına alman kişi ve mallara karşı işlenmeleri söz konusu olabilir. Sözleşme'nin 8. maddesinin 2-a bendinde 9 alt başlık altında sayılan bu fiiller, 12.8.1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri esas alınarak belirlenmiştir. Bunlar, bu Sözleşmelere göre, yaralılar, hastalar, kazazedeler, savaş esirleri ve siviller ile korunan mallardır. Bu kişi ve mallara karşı işlenen suçlar, savaş suçları kapsamında korunan kişilere karşı işlenen suç sayılır. Bunlar; 1 -Kasten adam öldürme, 2-Gayri insanî muamele ve işkence, 3-Biyolojik deneyler, insanların fizikî ve ruhî bütünlüğüne ağır bir saldırı veya büyük ızdırap verme şeklindeki kasıtlı fiiller, 4-Askerî zorluklarla bağdaşmayacak şekilde malların yok edilmesi veya mülkiyetinin ortadan kaldırılması, 5-Savaş esirini veya benzeri şekilde korunan kişiyi yabancı bir devletin askerlerine hizmet etmeye zorlamak ve kişiyi savaş esiri konumuna getirmek, 6-Bir savaş esirini veya benzeri korunan kişiyi tarafsız ve usulüne uygun bir şekilde yargılama hakkından mahrum etmek, 7-Yasadışı tutuklama, nakil veya tehcir olayları, 8-Esirleri öldürme, fiilleridir. bb) Uluslararası hukuk kurallarına göre, uluslararası silâhlı çatışmalara uygulanabilen kanun ve gelenek hukuku kurallarının ağır ihlâlleri de savaş suçları içinde yer alır. Bu ihlâller şu şekilde sıralanmıştır: 1-Sivil halka karşı bilinçli saldırı, 2-Korunan yer veya kişilere kötü muamele sayılabilecek bilinçli saldırılar, 3-İnsancıl hizmetlerde veya BM Şartı'na uygun olarak barışı korumak ya da insanî yardım misyonları çerçevesinde kullanılan personele, yerleşim yerlerine, mallara, birimlere veya araçlara kasten saldırı, bombalama fiilleri. d) Saldırı suçu 17 Temmuz 1998 tarihinde Roma'da kabul edilen Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü'nün 5. maddesine göre, Mahkeme'nin yetki alanına giren suçlardan birisi de saldırı suçudur. Ancak Mahkeme'nin bu suç ile ilgili yetkisini kullanması, Statü'nün yürürlüğe girmesinden 7 yıl sonra yapılacak gözden geçirme konferansında suçun tarifinin yapılmasına ve Mahkeme'nin yargı yetkisini kullanabilmesinin şartlarının tespit edilmesine bağlı kılınmıştır. Saldırı suçunun tanımının BM Şartı'nın ilgili hükümleri ile bağdaşması gerektiği de bu madde hükmünde yer almaktadır. |